ÜYE OLMAK İSTİYORUM
Üyelik formu için tıklayınız
BAĞIŞ YAPMAK İSTİYORUM
TR20 0006 4000 0014 2130 7859 89

HALKIN HAKLARI VAR

HALKIN HAKLARI İÇİN MÜCADELEYE
HALKIN HAKLARI İÇİN MÜCADELEYE
Halkevleri Kadın Sekreteri Çiğdem Serin 25 Kasıma giden süreci değerlendirdi

 

Çiğdem Serin, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü öncesinde Sendika.Org’a konuştu. 25 Kasım’a nasıl bir süreçte gidildiğini ve Halkevci Kadınlar’ın bu süreci nasıl örgütlediğini anlatan Serin, tüm kadınları “Yaşamak için feminist mücadeleye” çağırdı.

Söyleşinin tamamı için linke tıklayınız:

Sendika.org ropörtajı

Halkevci Kadınlar 25 Kasım’da feminist mücadeleye çağrı yaptı

 

25 Kasım: Erkek şiddetine, devlet şiddetine, yoksullaştırmaya karşı; yaşamak için feminist mücadeleye!

25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü. Kelebekler kanat çırpmaya devam ediyor.

Türkiye’den Filistin’e, Filistin’den İran’a, İran’dan Arjantin’e kadınlar hayatları için direniyor. Evlerden sokaklara, kampüslerden atölyelere, liselerden yurtlara isyanın sesi yankılanıyor.

Read More

Halkevleri Hukuk Dairesinden Dursun Ali Koyuncu Hakkında Hazırlanan İddianame ile İlgili Açıklama

DURSUN ALİ’YE ÖZGÜRLÜK
CANKURTARAN’A, MEMLEKETE ÖZGÜRLÜK

Müvekkilimiz Dursun Ali Koyuncu, 7 Eylül 2024 tarihinden beri hukuk dışı bir şekilde tutuklu bulunmaktadır. Süreç içerisinde usule aykırı şekilde ifadesi alınan, hukuk dışı yollarla gece araması ile yakalanan, ters kelepçe yapılmak suretiyle gözaltına alınan ve bu şekilde doktor kontrolünden geçirilen, Kars T Tipi Cezaevine adeta kaçırılan müvekkilimizin Hopa Cumhuriyet Başsavcılığında bulunan soruşturma dosyasında iddianame tanzim edilmiştir. Bahse konu iddianame, görevli mahkeme tarafından henüz kabul edilmemiş olup duruşma günü iddianamenin kabulü ile verilecektir.

Hopa Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından tanzim edilen iddianame kapsamında müvekkilimizin; Tehdit, Kamu Görevlisine Karşı Görevinden Dolayı Alenen Hakaret, Suç İslemeye Alenen Tahrik Etme, Kamu Malına Zarar Verme, Halkı Kin ve Düşmanlığa Alenen Tahrik Etme, Görevi Yaptırmamak İçin Direnme suçlarından cezalandırılması talep edilmektedir. Öncelikle belirtmemiz gerekir ki; yargılamaya konu edilecek bir hukuk metninde suça konu olduğu düşünülen delillerin isnat edilen suçlar ile ilişkilendirilmesi gerekmektedir. Müvekkilin suç teşkil eden bir eylemi bulunmadığından, iddianame kapsamında, usul kurallarına aykırı bir şekilde toplanılan delillerin tamamı hukuki bir süzgeçten geçirilmeksizin, leh ve aleyhte olma tartışması yapılmaksızın cezalandırılmaya konu edilmesi talebiyle mahkemeye sunulmaktadır. Öyle ki; müvekkilin WhatsApp mesajlarında geçen “hukuk önünde hesap soracağız” yazışması dahi aleyhine delil teşkil edermişçesine iddianame kapsamına alınmıştır.

Daha önce de ifade ettiğimiz üzere müvekkilimizin gözaltına alındığı tarihten bugüne türlü insan hakkı ihlallerine ve usulsüz işlemlere karşı mücadele ettiğimiz dosyada tanzim edilmiş olan iddianame, bu usulsüzlükleri giderme konusunda muktedir olmadığı gibi hak ihlallerine bir yenisini daha ekler mahiyettedir. Hukuken izahı mümkün olmayacak şekilde ilerletilen soruşturma neticesinde yazılan iddianamede tarafımızca sunulan itiraz dilekçeleri ve suçlamalara ilişkin yaptığımız hukuki tartışmalar dahi yer almamaktadır. Müvekkilin ormanlık alanları talan eden şirketlerine karşı verdiği Reşit Kibar’ın öldürülmesi ile başka bir boyuta taşınan mücadele, hiçbir şekilde iddianame kapsamına alınmamıştır. Bu da bizlere bu soruşturmanın her ne kadar müvekkil nezdinde sürmekte ise de maden şirketlerinin rant uğruna giriştiği çevre katliamına karşı mücadele eden Karadeniz halkının direnişini kırmak için teşekkül ettirilmiş olduğunu göstermektedir. İddianame kapsamında bu mücadeleye hiç yer verilmemesi, müvekkilimizin bir paket halinde kopyalanılan delillerle abartılarak sunulan suç tiplerinden sorumlu tutulmaya çalışılması bu niyeti açık etme konusunda fazlasıyla yeterlidir. Bu anlamda müvekkilin adil yargılanma hakkının gereği gibi sağlanması noktasındaki endişelerimiz de fazlasıyla karşılık bulmaktadır.

Hukuksuz bir şekilde başlatılan, müvekkilin ağır tutukluluk şartları altında hak ihlali yaşamasına sebebiyet veren soruşturma süreci, usul kuralları yok sayılarak tanzim edilen iddianame ile devam ettirilmektedir.74 gündür hukuka aykırı şekilde tutuklu bulunan müvekkil hakkında iddianamenin düzenlenmesiyle tahliye kararı verilmemiş olması da tutukluluğun bir cezalandırma aracı olarak kullanıldığını ortaya koymaktadır. Bizler de bu aşama itibarıyla maruz kalmakta olduğumuz hukuksuzluğu bir kez daha kamuoyunun bilgilerine sunma zorunluluğunu hissetmiş bulunmaktayız. Türlü usulsüzlükler ile çevrelenmiş mesnetsiz suç isnatları ile haksız tutukluluğu halen devam eden müvekkilimiz Dursun Ali Koyuncu’nun bir an önce tahliye edilmesini talep ediyor çevre hakkı mücadelemizin devam ettiğini bir kez daha kamuoyunun bilgilerine sunuyoruz.

HALKEVLERİ HUKUK DAİRESİ

 

ÇOCUKLARIN KATİLİ SARAY İKTİDARI


 

 

 

 

 

 

 

 

İzmir Selçuk’ta bir barakada yangında çıkan gazdan etkilenen, yaşları 1 ile 5 arasında değişen 5 çocuk hayatını kaybetti.
Yoksulluğu bir kader gibi yaşamamızı isteyenler, hızla aileyi/anneyi bu ölümden sorumlu tutarak kendi sorumluluklarını gizlemeye çalıştı. Barakada 5 çocukla tek başına yaşam mücadelesi veren bir annenin neden bu durumda yaşamak zorunda olduğu sorgulanmazken, yoksulluğun sebep olduğu ölümlerin üzeri “ihmal” denilerek örtülmeye çalışılıyor.

Read More

Filistin ve Lübnan halkları yalnız değildir!

Filistin ve Lübnan halkları yalnız değildir!
İsrail’e boykot, Filistin’e özgürlük!

Filistin halkının 7 Ekim 2023’ten bu yana sürdürdüğü onurlu direniş, işgalci İsrail’in emperyalizmin ve işbirlikçilerinin desteğiyle sürdürdüğü soykırımcı saldırganlığa rağmen bastırılamadı. İsrail işgaline ve soykırım saldırılarına karşı Filistin halkının direnişiyle dayanışma gösteren Lübnanlı direniş güçleri de, İsrail’in karşı konulmazlık imajını yaraladı. İçeride halk muhalefeti, uluslarası alanda Uluslararası Ceza Mahkemesi yargılamaları, işgal altındaki topraklarda da silahlı direnişle karşı karşıya olan Binyamin Netanyahu yönetimi, çareyi saldırganlığı tırmandırmakta ve savaşı Lübnan’a da yaymakta buldu.

Read More

Halkevci Kadınlar Yaz Kampı Sonuç Metni

Hayatlarımıza yönelik saldırıların her gün daha da arttığı, derinleşen yoksulluğun kadınların omuzlarına yıkıldığı bir süreçte, “Yüzümüzü güneşe, sırtımızı dalgalara veriyor, umudu büyütüyoruz” çağrısıyla 15-18 Ağustos tarihleri arasında İzmir Dikili’de kadın yaz kampımızı gerçekleştirdik. Yüzümüzü umuda ve birbirimize döndük, düşlediğimiz kolektif ve özerk alanımızı birkaç günlüğüne de olsa şenlikli elbirliğimizle yeniden inşa ettik.

Read More